Seçim süreçleri; oy pusulalarının damgalanması, oyların elle sayılması, sisteme girilmesi, sandık müşahitleri için LDP’den müşahit kartı alınması, sahte 142 belgelerini tespit edenlere örgüt üyeliği iftirası atılması, kedilerin trafolara girmesi nedeniyle yaşanan elektrik kesintileri, sisteme yönelik siber saldırılar ve seçim gecesinin oy torbalarının üzerinde YSK’da geçmesi gibi güvene dayalı birçok zorluklar barındırıyor.
Bu zorluklara ve daha fazlasına yönelik, uzlaşı algoritmaları olarak blok zinciri teknolojisi seçmenlerin oy pusulasında doğru adayı belirlemelerinin kolaylığı, seçmen gizliliğinin sağlanması, oylama verilerinin kolay işlenebilmesi ve kazananın kolayca ve güvenli şekilde belirlenebilmesi, vekillerin ve politikalarının denetimi, politik süreçlerin ve yasal metinlerin doğrudan müzakeresi gibi çözümler sunuyor. Blok zinciri teknolojisi, ağdaki dağınık bilgisayarlar aracılığıyla hesaplamaların yapıldığı ve bu hesap sonuçlarından oluşan işlem kanıtlarının her düğümde birbiriyle karşılaştırılarak doğrulandığı ve bu doğrulanmış blokların değiştirilemeyecek şekilde yayınlanarak bir öncekiyle zincir oluşturdukları sistem olarak ifade edilebilir. Blok zinciri teknolojisi kullanılarak yapılacak bir seçim, her seçmene akıllı sözleşmeye erişmek için güvenli ve tanımlayıcı bir anahtar verilmesi ile yapılacaktır. Bu anlamda Estonya, Batı Virginia, Endonezya, Japonya ve Kolombiya’da küçük kapsamlı testleri yapılsa da siber güvenliğe ve ölçeklenebilirliğe dair birçok sorun barındırdığı ifade ediliyor.
İnternet kavramı bloglarda tartışılmaya başlandığında, o günün gençleri siberpunk bir bakışla internetin anarşist yapısından heyecan duyduklarını ve yönetimi evrimleştirebileceklerini düşündüklerini görüyoruz. Yaygınlaşmayla beraberse devletin elektronikleştiği, hizmetlerini dönüştürdüğü bir yapıyla karşılaştık ve beklenen olmadı ancak internet dünyanın her yerindeki insanların özgürlükçü, katılımcı ve müzakereci gruplar oluşturmasına ve eğitim, basın, finans gibi birçok alanı temelden dönüştürmesine yol açtı diyebiliriz. Günümüzün gençleri ise benzer bir heyecanı blok zincirinden duyuyorlar. Demokrasilere güvenin azaldığı, seçimlerin küçümsendiği bu dünyada Democrasy.Earth projesi, Horizon State şirketi, MiVote şirketi veya Flux Party gibi siyasi kuruluşlar seçimlerin blok zinciri teknolojisi ile dönüştürülmesine odaklanıyor.
Burada Wired’da yayımlanan ve Democrasy.Earth’ün kurucusu Santiago Siri ile yapılan röportajdan kesinlikle bahsetmek gerekir. Ancak öncesinde akışkan demokrasinin, mevcut temsili demokrasinin proaktif seçmenlerle doğrudan demokrasiye yaklaşan ve gücün temsilcilerden temsil edilenlere doğru değiştiği ortak bir model olduğunu ifade etmekte fayda var.
Democrasy.Earth’ün herkes için geliştirdiği tek boyutlu yönetişim platformu Sovereign’de her günün seçim günü olması ve oy pusulalarının yeteri kadar bilgi ve süreyle orada olması planlanıyor. Sovereign’in temeline Sosyal Akıllı Sözleşmeyi koyan Siri, bunu bir kripto özgürlük manifestosu olarak tanımlıyor. Siri, fikri temellerini bu manifesto üzerine oturttuğu Demokracy.Earth’ün oluşturduğu akışkan demokrasi olarak ifade edilebilecek esnek oylama kuralları seti, video öz çekimleri ve dikkat madenciliği içeren karmaşık kimlik doğrulama sistemleriyle kullanıcılara akacak olan “politik kripto para niteliğindeki oyların” dünya siyasetini kirlilikten temizleyeceğine inanıyor.
Bu teknoloji üzerinden Siri, yalnızca siyaseti değil tüm kurumsal yaşamı yeniden şekillendirme niyetinde ve platformun sosyal kulüplerin tüzüklerinden, şirket iş planı oluşturmaya kadar birçok şeyin burada oylandığı yeni bir tür sosyal medyaya evrilmesi niyetinde. Siri, bunun hacklenemez ve kesinlikle şeffaf bir blok zinciri üzerinden yapılabileceğini, seçime girecek grupların denetimler nedeniyle engellenemeyeceği ve oylama sonuçları için taraflı merkezi seçim otoritelerine ihtiyaç kalmayacağını söylüyor ancak sayımın kendiliğindenliği nedeniyle kedilerin sürece müdahil olamayacağını ve yeşiller partisinin hala alamadığı kuruluş iznine de gerek kalmayacağını eklemekte fayda var. Burada hükümetlere oylama sistemi satmak yerine, insanların bireysel olarak yetkilendirilmesi ve hükümetlerin minimize edilmesi hedefleniyor. Burada Satoshi’ye atıf yapan Siri, Satoshi’nin bitcoinle merkez bankalarını işlevsiz bıraktığını ve kendisinin de siyaseti zaten işlevsiz olan hükümetlerden kurtarmayı hedeflediğini ifade ediyor. Burada oylama sisteminin denetimi de yerine getirerek, sözlerini yerine getirmeyen bir vekilin sonradan oyların geri çekilmesi neticesinde vekilliğinin düşmesi veya teknik konularda oy hakkının uzmanlara devri gibi sistemin temeline dair dönüştürücü fikirleri içeriyor.
Bu fikirleri içeren blok zinciri temelli dijital akışkan demokratik sistemleri genel anlamda sosyo teknik sistemler olarak ifade edebiliriz. Sosyo Teknik Sistemlerin Tasarım İlkelerine dair IEEE’de yayımlanan Jeremy Pitt, Josiah Ober ve Ada Diaconescu tarafından kaleme alınan makalede yer alan ilkelere de değinmekte fayda var. Bu sistemlerin ortak amaçlara ulaşabilmek için sınırsız ve esnek olmaları gerekliliği ile grubun bir alt kümesinin sistem kontrolünü gasp etmesini önlemek için kısıtlanması gerekliliği arasında bir denge kurmak adına oluşturdukları 8 ilke var.
– Süreçlerde kimin katılımcı/vatandaş olup olmadığının ve rollerinin/görevlerinin tespitine dair net sınırlar çizilmeli
– Süreçler işlem maliyetini azaltmalı ve sosyal iş birliğinin toplam değerini arttırmalı
– Güvenlik, refah, adalet gibi herkesi ilgilendiren ortak konularda belirlenmiş bir anlaşma olmalı
– Ortak çıkarı ilgilendiren konularda hizip çıkmasını engellemeye yönelik usul kuralları olmalı
– Vatandaşlar, yeni kuralların oluşturulması veya değiştirilmesi için usul kurallarına hakim olmalı
– Uzmanların odağı ve güvenilirliğine dair dağıtılmış sosyal bilginin yanı sıra vatandaşlar arasında da çeşitlilik sağlanmalı
– Girdilerin değerlendirilerek uygun şekilde ele alınmasına yönelik filtreleme süreçleri için usul kuralları olmalı
– Vatandaşların ihlallere karşı toplu eylemlerinin odağında süreçler olduğundan ihlaller yaptırıma tabi olmalı
Bu sistemlere dair tasarım ilkeleri birtakım olumsuzlukların önüne geçmek, sistemin kendi kendini yok edecek bir yapıya evrilmesini önlemek için var. Ancak bunun yanında sistemlerin dışsal problemleri de bulunuyor. Bu bağlamdaki sorunları toparlayacak olursak, oylamaya özgü tehdit modellerinin etkilerinin yüksek olması, akıllı telefonunuzda oy kullanırken oyunuzu değiştiren kötü amaçlı bir yazılım olabilecek olması veya sizin uzmanlara devretmeniz için iyi niyetle oluşturulan teknolojinin baskıcı devletlerde devlet ajanlarına devretmenizi zorunlu kılabileceği ve Demokracy.Earth’ün veya başka bir sistemde oy karşılığı oluşturulan “politik kripto paraların” bitcoinde olduğu gibi niyetin aksine finansal bir emtiaya dönüşüp para karşılığı devredilebileceği hususları gerçeklik olarak karşımızda durduğundan seçimlerin manipüle edilmesinin kolaylaşabileceği de getirilen eleştiriler arasındadır.